Nihat Erim’in günlüklerinde Kıbrıs

Nihat Erim (1912-1980), Türkiye siyasi tarihinin önemli figürlerinden birisi. 5 dönem milletvekilliği, bakanlık ve başbakanlık yapmış. CHP’nin “şahin” kanadından.

Meclis dışında olduğu dönemde, kamu hukuku profesörü olarak Başbakan Adnan Menderes’in isteği üzerine Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın hazırlanmasında görev almış. 1964’te Başbakan İnönü’nün isteğiyle ABD’ye giden heyet katılmış, bunu izleyen Cenevre’deki Kıbrıs görüşmelerinde Türkiye’yi temsil etmiş.

Haliyle 1925-1979 yılları arasında tuttuğu günlüklerin 1950’li ve 60’lı yılları kapsayan bölümünde Kıbrıs epey yer tutuyor. İşte Erim’in günlüklerinden Kıbrıs notları:

15 Ocak 1958

Dr. Fazıl Küçük, dışişleri bakanıyla (Fatin Rüştü Zorlu) görüştükten sonra “Kıbrıs hemen taksim edilmeli, bekleyemeyiz. Nihat Erim’le aynı fikirde değiliz” diyor. Sanki ben aksini mi söyledim? Manevra!

30 Mart 1959

Hariciye’den Hasan Işık, Dışişleri Bakanı Zorlu adına, Kıbrıs Anayasası’nı hazırlayacak komisyona üyeliğimi rica etti. “Vazifedir, kaçılmaz, iftiharla kabul ediyorum” dedim.

24 Mayıs 1959

Kıbrıs Türklerini Rumlarla boy ölçüşebilir hale getirebilmek için üç şey:

1-Kültür ve maarif,

2- Din, köylerde imam ve cami meselesi,

3- Ekonomi, teknik öğretim yolundan. Bunlara plan, programla sarılmalı.

29 Ağustos 1959

Kıbrıs’ta takip edilecek politika hususunda Zorlu ile Menderes mutabık değil. Menderes benim ve Namık Gedik’in yanında Zorlu’ya çok ağır muamele etti. “Politikanın P’sini bilmiyorsun” dedi. Başvekil’in Kıbrıs’taki Türk cemaat liderleri hakkındaki istihbaratı isabetli. Zorlu, liderleri müdafaa ediyor. Halbuki kendisi kabahatli. İşi layık olduğu ehemmiyette tutmamış. Celal Hordan adında birisi peyda oldu. Kıbrıs Gençlik Teşkilatı başına geçti. Ben bu adamı Ankara gönderdi sanıyordum. Meğer değilmiş. Adam Kıbrıs Türk cemaatine hâkim olmak üzereydi. Sonra Dr. Küçük ve Denktaş cemaate hala tedhişle hâkim olma sevdasındalar.

Başvekil adam öldürmenin katiyen aleyhinde. “Ufak tefek cemaat çekişmelerine Zurih’te elde edilen neticeyi feda ettirmem” diyor. Zorlu anlattı. Kıbrıs’a valilerden birini göndermiş, o bir ay kadar durumu incelemiş. Sonra rapor vermiş. Başvekil’in bilgisi başlıca oradanmış!

(Yazarın notu: Burada 1 Mayıs 1958’den itibaren işlenen cinayetler ve yaşanan nahoş olaylar kastediliyor. Öldürülen sendikacıların, dövülen, tartaklanan ve hayatlarına kastedilen muhaliflerin durumundan Menderes’in rahatsız olduğunu ve meseleyi incelettiğini anlıyoruz.)

18 Eylül 1959

Dr. Küçük ile Denktaş’ın itirazlarına cevap geldi. Hariciye ısrar ediyor. Konsolosa “Bunu kendilerine tebliğ edin” diyor. Denktaş bir mesele çıkarabilir. Suat Bilge ile Ankara’ya haber gönderdim, tebliği yaptırmadım.    

3 Aralık 1959

Dr. Küçük Kıbrıs reisicumhur muavini ilan edildi.

22 Mart 1960

Dr. Küçük, Denktaş, vekiller ve müşavirler benimle görüşmeye geldiler. Zürih anlaşmaları imzalanırken yılda 2 milyon İngiliz Lirası yardım verilmesi şartıyla kabul ettiklerini, şimdi ise bu yardımın gelmediğini, Makarios’a karşı takip edilecek politikayı bu yardımın gelip gelmeyeceğine göre tanzim edeceklerini söylediler.

Rauf Denktaş ise “Bu devlet nasıl olsa yürümeyecek ve yürümemelidir de, ona göre hareket edelim. Biz Rum dostu politika takip edemeyiz. Eğer hükümet istiyorsa başkalarına bu işi gördürsün” dedi. “Bunları bana değil, Ankara’ya söyleyin” cevabını verdim.

8 Şubat 1964

Amerikalı gazeteci Lawrence Shaw Moore telefonla beni aramış. Bulamayınca akşam eve kadar habersizce gelip Kıbrıs’a dair kendi düşüncelerinin olduğu bir mektup ve bir de aynı konuda kitap bıraktı.

Mektupta Kıbrıs’ta ayrı bir Türk bölgesinde, ayrı bir Türk devleti kurulması hak ve lüzumu üzerine telkin yapıyor.    

Bacanak Necdet bugün şu enteresan haberi getirdi: Evinde kiracısı olan Amerikan büyükelçiliği telsiz memuru Rasland adındaki şahıs bir vesile yaratarak Necdet’e kendi mütalaası olduğu kaydıyla Kıbrıs’a asker çıkarmayı telkin etmiş. Necdet’in öne sürdüğü mahzurlu ihtimallerin hepsini cevaplamış! “Rusya bir şey yapamaz. Yaparsa cihan harbi olur. Amerika sizin asker çıkarmanıza itiraz edemez, çünkü haklısınız. Gidin işgal edin. Sonra Amerika işleri yoluna koyar” demiş. İnönü’nüm İngilizceyi nüanslarıyla anlayıp anlamadığını sormuş. İnönü’nün askerlere hâkim olup olmadığını sormuş.  Necdet 1956’daki İngiliz-Fransız Süveyş teşebbüsü karşısında Amerika’nın Rusya ile paralel davrandığını söylemesi üzerine, “Bu iş tam benzemez” demiş.

Diğer taraftan Sami Kırdar anlattı. Ona da Amiral Senatör Rifat Özdeş söylemiş. Deniz Kuvvetleri Kumandanı Amiral Necdet Uran’a Amerikalı yüksek rütbeli kumandan, “Ne zaman Kıbrıs’a çıkarma yapacaksınız? Bize 48 saat evvel haber verin” demiş.

Bütün bunları hükümete duyurmak lazım. Ne mana verileceğini hükümet tespit etsin. Belki başka kaynaklardan da böyle telkinler vardır.

12 Şubat 1964

Kemal Satır söyledi. İnönü, “Nihat Bey, Mr. Moore ile bir daha görüşsün, iyice sorsun. Telkinleri kendiliğinden mi yapıyor, yoksa başka bir yerden mi geliyor anlayabilir mi” demiş.

13 Şubat 1964

Mr. Moore’u Meclis’e çağırdım. Sordum. “Kendi Fikrimdir, fakat Amerika halk efkarı bu düşüncede” diyor.

29 Şubat 1964

İki gündür el altından BM Güvenlik Konseyi için karar teklifi dolaşıyor. Konseyin daimi olmayan üyeleri hazırlamışlar. Uzlaştırıcı bir metin.

Rumlar anlaşmaları feshettirmek veya kısmen hükümsüz ilan ettirmek hevesindeydiler. Başaramadılar. “Ülke bütünlüğümüz tehlikede” dediler. Halbuki böyle bir şey yok. Anlaşmalara saygı gösterirlerse kimse onlara dokunmaz. Garanti Anlaşması ülke bütünlüğü için zaten teminat veriyor.

16 Mart 1964

İnönü öğleden sonra gizli oturumda Büyük Millet Meclisi’nden Kıbrıs’a asker göndermek için izin isteyecek, anayasanın 66. maddesine göre.

Hükümet yetki aldı, ittifakla.

17 Mart 1964

Dün sabah CHP grup toplantı salonu karşısında İnönü’ye rastladığımda, “Ne Amerika ne Rusya asker çıkarmaya müsaade etmediler” dedi. Ben, “Zaten çıkarma beklemiyordum. Nota ile netice alındı. Rumların hücumları durdu. BM kuvvetleri gelinceye kadar bunun sağlanması yeter” dedim.

4 Nisan 1964

Makarios İttifak Antlaşması’nı feshettiğini ilan etmiş.

20 Haziran 1964

İnönü beni çağırdı ve fikrimi sordu.

“1- Zürih ve Londra’da kazanılan hakların muhafazasını,

2- Bu hakların teminatı yeterli değil. Mümkün mertebe bu teminatı kuvvetlendirmek” dedim.

“Herhalde en kuvvetli noktamız Zürih ve Londra anlaşmalarına dayanmaktır. Bu noktaya sımsıkı sarılalım” dedim.

18 Aralık 1964

Güvenlik Konseyinde Makarios’un dışişleri bakanı “Kıbrıs’ta hayatın normalleşmesine Türkler engel oluyor” tezi üzerinde işledi. Biz de “Normalleşmenin ilk şartı anayasaya saygıdır” cevabını verdik.

1 Nisan 1965

Meclis’te CHP Grubu adına söz aldım, Galo Plaza raporunu tenkit ettim. Hükümeti ise ikaz ettim. “Zürih ve Londra ve Lefkoşa anlaşmalarına sımsıkı sarılı olduğumuzu hiç kimsede tereddüt bırakmayacak şekilde daima her konuşmada tekrarlamak lazım” dedim.

25 Ocak 1966

Moskova da tebliğ neşretmiş: Rusya, Kıbrıs’ın Zürih ve Londra anlaşmalarının kısıtlayıcı hükümlerinden kurtulmalıdır, üsler kaldırılmalıdır, yabancı müdahalesi olmamalıdır, deniyor.

Londra ve Zürih anlaşmalarının kısıtlayıcı hükümlerinin kalkması Ruslarda yeni bir politika oluyor. Üsleri evvelce de söylüyorlardı.

29 Kasım 1966

Yugoslavya büyükelçisinin kokteylinde, Kıbrıs’ın Ankara elçisi Zaim, “Kıbrıs meselesinin halli için, Amerika Kıbrıs’ta bir darbe hazırlıyor” dedi.

Mr. Achesson’un 1964’te Cenevre’de bana söylediği, fakat o zaman yapmadıkları…

20 Mart 1970

İngiltere Büyükelçiği’ndeki akşam yemeğinde, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Blundall ile tanıştım. İtalya Büyükelçisi ile de orada görüştük. Kıbrıs meselesini hal için Türkiye ve Yunanistan arasında bir anlaşma ve garanti uygulaması olarak bu iki devletin askeri müdahalesi formülü üzerinde çalışıyormuş. Amerika bir müddettir bunu hazırlıyormuş. İtalya büyükelçisi söyledi.

10 Ocak 1971

Kıbrıs meselesinde şimdi cemaatler arasında yapılan müzakere olumlu bitmezse Londra ve Zürih statüsünü aynen ihya etmek üzere Yunan hükümeti ile anlaşma olmuş. Çağlayangil, İnönü’nün mütalaasını istemiş. O da “Nihat’la görüşeyim, cevabımı da size bildirir” demiş. Bunu anlattı. “Gerekli fiili ve hukuki teminat alınmak şartıyla Londra ve Zürih’e aynen dönüş kabul edilebilir” şeklinde cevap vereceğiz.

13 Ocak 1971

Londra ve Zürih’e dönüş tehdidi Makarios’u biraz yumuşatmış. Kleridis son buluşmalarında Denktaş’a bazı noktalarda taviz vermiş. Ayrı seçim, yargıçların Türkçe bilme şartı, muhtariyetin bir üst kademeye çıkarılması gibi. Ama Denktaş, “İnanılmaz bunlara” diyormuş. “Sonunda vazgeçebilirler. Benden kopardıkları tavizi ise anlaşma olmasa da ilan ederler” demiş. Londra ve Zürih’i reddetmemek lazım. Fakat Kıbrıslılar şimdi bunu kolay kabul etmeyeceklerdir.

21 Şubat 1971

İki gün önce Prof. Suat Bilge bana yemeğe gelmişti. Çağlayangil’in Kıbrıs için (unitarie) devlet terimini kabul etmesi, sonra benim işi protesto etmem üzerine vazgeçmeye kalkması karşısında, Kıbrıs Dışişleri Bakanı Kipriyanu “Nasıl vazgeçebilirsiniz, siz çıldırdınız mı?” demiş. Ayrıca ölen Yunan Dışişleri Bakanı Pipinellis ise, “Madem ki (unitarie devlet) üzerinde mutabık kalındı, şimdi meseleyi bir büyük milletlerarası hukuk otoritesine verelim, üniter prensibine göre anayasa hazırlatalım” demiş.      

(Kaynak: Nihat Erim, Günlükler 1925-1979 2.Cilt, Yayına Hazırlayan: Ahmet Demirel, Yapı Kredi Yayınları, 2005)